25 Aralık

Bugün #25Aralık, Ankara Anlaşması sonucu Antep’teki Fransız işgalinin sona erdiği gün.

11 ay dışarıdan tek mermi ya da bir tek ekmek yardım almadan direnen, 6317’si şehid, bunun en az üç katı yaralısı olan, yarısı harap olduktan sonra ancak düşmana teslim olan şehrin geri alındığı gün..

Fransızların havadan bombalayarak yıktığı ilk şehrimiz, makinalı tüfek sesi çıkararak düşmanı korkutan tahta düzeneğin icad edildiği yer, iki gün daha savaşabilmek için zehirli badem içi yenilen cephe, minarelerinde kurşun yarası taşıyan “gazi” şehir.

Bugün gastronomi kenti olarak tanınmasında rolü olan bakır tabakların, parça tesirli el yapımı bomba olarak kullanıldığı, işgale direniş literatürüne yemek sofralarından katkılar sunan Antep.

Açlık ve yokluğun en ağırını yaşamış, tarihin gördüğü sayılı uzun muhasaralardan ya da bugünkü deyimle ablukalardan birine maruz kalmış, yine de son mermisine kadar direnmeye devam etmiş bir şehir.

Saldırılara, ablukalara, ambargolara, işgallere dur diyebilen, direnen ve dahası hep bir adım öne atmanın hesabını yapan, teslim olmanın değil özgür olmanın kavgasını veren, kendine yetmenin ve kendi imkanlarıyla ayakta durmanın ve hayatta kalmanın, dahası savaşmanın destanını yazan Antep.Şimdi bu destanı yeniden okumanın, anlamanın ve sürekli tekrar eden tarih yolculuğumuzda, yeni işgallere ve ablukalara yol vermemenin zamanıdır.

Miraslarına vatan dediğimiz neslin emanetini payidar ederek sonraki nesillere bırakmanın ve daha da önemlisi geçmişin bu değerli hatıralarını idrak eden ve gönlünde taşıyan bir nesil yetiştirmek gibi vazgeçilmez bir vazifemizin olduğunu hatırlamanın tam yeridir.

Kurtuluş günümüzü işgalcilerimizi de hatırlamadan geçirmememiz gerekiyor. Tarihin utanç sayfalarına giren ihanetleri unutmamamız gerekiyor.

Bu şehir, faili meçhul bir işgale uğramadı. Tam aksine bugünün modern batısının en önemli temsilcilerinden olan önce İngiltere, sonra ise Fransa tarafından işgal edildi. Ardından işbirlikçi yerli Ermeni hainlerin desteğiyle Fransız ordusunun yıkım ve katliamına uğradı.

Gazi şehrin 100 yaşından büyük minarelerinde gördüğünüz kurşun yaralarını açan mermi çekirdekleri, ya bir Fransız askerinin ya da onlara gönüllü askerlik yapan Ermeni bir işbirlikçinin tüfeğinden çıktı!

Bugün hala yer yer karşımıza çıkan bu tarihi gerçeği idrak ettiğimiz takdirde, olacakları daha bir metanetle karşılarız.

Afrika ya da başka bir coğrafyada sömürü düzenleri hala devam eden batılı emperyalistlerin, yenilerek çekilmek zorunda kaldıkları bu topraklarda onlara alan açarak, neslimizi ifsat etmelerine göz yumarak, gazilik emanetinin hakkını vermemiz zor görünüyor.

Kendi kültür köklerimize dönmek, medeniyetimizi ve ona saldıranları iyi tanımak, bu topraklara birlikte kök saldığımız, kol kola ve iç içe yaşayarak işgale birlikte direndiğimiz gibi kardeş bir halk olmak için bugünü bir vesile bilmek gerekiyor.

Bu duygu ve düşüncelerle, şehrimize gazi ünvanını canları ve gayretleri ile kazandıran ecdada rahmet dilerken, yeni nesillerin onların hatıralarına sahip çıkacak fikir ve aksiyonlarla yollarına devam etmelerini diliyorum.

Kurtuluş günümüz kutlu olsun Gaziantep.